Uluslararası Ekonomi Zirvesi'nde 'Yapay Zeka Etkisi Sektörleri ve İş Dünyasını Nasıl Değiştirecek?' paneli büyük ilgi gördü. Panelde, yapay zekanın enerji sektöründeki potansiyeli derinlemesine incelendi. Uzmanlar, yapay zekanın enerji üretiminden tüketimine kadar her alanda devrim yaratabileceğini belirtti. Verimlilik artışı, maliyet düşüşü ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada yapay zekanın kritik bir rol oynayacağı vurgulandı. Enerji sektörünün geleceği yapay zeka ile şekilleniyor, peki bu dönüşümün detayları neler?
Uluslararası Ekonomi Zirvesi’nin ikinci gününde “Yapay Zeka Etkisi Sektörleri ve İş Dünyasını Nasıl Değiştirecek?” paneli düzenlendi.
Capital, Ekonomist, Start Up ve CeoLife dergileri tarafından düzenlenen Uluslararası Ekonomi Zirvesi (UEZ 2025), bu yıl 14’üncü kez Türkiye ve dünyanın saygın siyasetçilerini, iş dünyası liderlerini ve akademisyenlerini ağırladı.
Bu yıl “Değişen Küresel Gerçekler ve Gelecek 5.0” temasıyla düzenlenen zirvenin ana sponsorluğunu Rönesans Holding üstleniyor.
UEZ 2025’in ikinci günündeki altıncı ve son panelin konusu “Yapay Zeka Etkisi Sektörleri ve İş Dünyasını Nasıl Değiştirecek?” olurken, panelin sponsoru Bahçeşehir Koleji oldu.
Panelin moderatörlüğünü yapan TİKO Kurucusu ve Girişimci Sina Afra, yapay zekanın herkesin hayatında yer edinmeye başladığını söyledi. Sina Afra, yapay zekanın farklı sektörlerdeki etkisini panelde ele alacaklarını ifade etti.
KPMG Türkiye İnovasyon ve Teknoloji Danışmanlığı Lideri, Şirket Ortağı Gökhan Mataracı, şunları söyledi:
“Aslında bakarsınız yapay zeka 1970'li yıllardan beri var. Önce kurala bağlı çalıştı. Şimdi üretken yapay zeka ile birlikte daha yaratıcı hale dönmüş durumda. İlk kez bir teknoloji yani yapay zeka, kurumsal hayatta belirli bir olgunluğa gelip ardından da bireysel kullanıma açıldı. 2022 Kasım'da, üretken yapay zekayı bir anda bizler kullanmaya başladık ve sonrasında da kurumlar kendini adapte etmek için şu anda kullanıyor. Dolayısıyla sektör olarak baktığımızda da aslında bireysel deneyimleri yakalamaya çalışan tüm sektörler yapay zekaya adapte oluyor. Bizler de kendimizle mecburen bu duruma adapte etmeye çalışıyoruz. Biz de aslında yapay zekâ ile birlikte kendi işimizi dönüştürmeye başladık. İkinci önemli bir değişim bizim sektörümüzde, her türlü dijital dönüşümü artık veriyi daha etkin kullanacak olan yapay zekayla bütünleştirerek vermek durumunda kaldık.”
Büyük veri müşteri memnuniyeti için kullanılıyor
Sinpaş GYO Genel Müdürü Seba Gacemer, şöyle konuştu:
“Sinpaş olarak aslında 50 yıllık bir gayrimenkul şirketiyiz. Ancak hemen hemen son 10 yıldır özellikle bu büyük veri dediğimiz çok kıymetli sermayeyi müşteri memnuniyeti noktasında kullanmaya çalışıyoruz. Bundan dolayı reklam pazarlama çalışmalarımızda, yapacağımız yatırımda, konut projelerinde aslında neyin önemli olduğunu, müşterinin yaşam konforuna ve yatırım deneyimine nelerin etki ettiğini bu analizler sayesinde daha isabetli kararlar alabiliyoruz. Bu anlamda reklam ve pazarlama, müşteriyi tanıma noktasında kullanıyoruz. Müşteriyi daha fazla nasıl mutlu ederiz, daha çok müşteriye nasıl ulanabiliriz gibi soruların cevaplarını daha fazla para harcamandan, daha kestirmeden bulabiliyoruz.
Yapay zekayı işlerimize entegre etmemizle birlikte bu bir kere bizim reklam pazarlama maliyetlerimizde çok net yüzde 50 kadar bir tasarrufa gitmemizi sağladı. Yapay zekâyla ya da veri analizine yönelik doğru soruyu sormak, özellikle reklam mecralarında mesela bazen doğru tasarlanmış bir banner'ın bazen bir haftalık televizyon kampanyasına denk gelecek bir fayda sağladığını görebiliyoruz. Kârlılık bizim için son derece önemli, sürdürülebilirlik önemli. Tüm bunlara yapay zekanın aslında ne kadar katkıda bulunduğunu biz bizzat ölçerek görüyoruz. Bundan sonra da tabii ki çok daha fazla yatırım yapma planımız var. Ayrıca sürdürülebilirlikle ilgili hem dünya çapında hem ülkemiz çapında birtakım hedefler var. Sürdürülebilirlik anlamında Haziran 2025’te sertifikamızı almayı hedefliyoruz.”
Markaları aktivasyonlarla bağlayabilen şirketler ön plana çıkacak
Turnaoglu Turnaround Consultancy Kurucu Ortak Tankut Turnaoğlu, şöyle konuştu:
“Beni bu yolculukta kararlarımı etkileyen yapay zeka oldu. P&G içindeyken, şu an P&G yeniden kurulsa, yapay zeka ile nasıl kurulurdu sorusunu soruyorum kendime. Tabii ki çok farklı olurdu. AI dünyasında nasıl rekabet edeceğiz? Şirketler AI dünyasında nerede? Şirketlerin yüzde 98’inde AI projesi var. Ama değer yaratan sadece yüzde 26’sı, yani dörtte biri. Future AI ise yüzde 4. Aslında bu iyi bir haber, çünkü yarış daha yeni başlıyor.
Son dönemde değer zincirinde gördüğümüz AI etkisi, daha bağımsız markaları öne çıkarıyor. Bunların çoğu e-ticarette doğmuş ve kendi doğal yapılarıyla AI’ı merkeze koymuşlar. Bunu özellikle kozmetikte çok görüyoruz. Bu da büyük şirketlere, değerin nerede olduğuna dair ciddi bir sorgulama getiriyor. Ürün geliştirmede, Ar-Ge'de büyüklük artık çok büyük bir değer yaratmıyor. Bugün çok hızlı bir şekilde AI ile ürün geliştirmek mümkün. Covid döneminde aşıyı kim buldu? Büyük değil, küçük bir şirket. Yani ciddi bir hızlanma ihtiyacı var.
Hızlanması gereken alanların başında tüketici içgörüleri, yani kişiselleştirme geliyor. Bu, ciddi bir avantaj yaratıyor. Kişiye özel içerik ön plana çıkıyor. Bugün neden herkese aynı indirimi vereyim ki? Kiminin numune ihtiyacı var, kiminin iknaya ihtiyacı var. Bunları doğru yapanlar öne geçecek.
Hızlı tüketici karşısında markaları hem offline hem online perakendede aktivasyonlarla bağlayabilen şirketler, değer yaratımında öne çıkacak.
Yeni ürünler geliyor, ürünlerin içinde yapay zekâ yer alıyor. Benim gördüğüm en güzeli yapay zekâ destekli diş fırçası. Bunun Türkiye’ye gelişini görmek beni çok mutlu etti. 2013’te ilk geldiğinde kullanım oranı yüzde 1’di. Bu ürünlerin içinde yapay zeka var. Ucundaki sensör sayesinde uygulamayla entegre şekilde çalışıyor, isterseniz diş hekimine gidiyor ve size özel program oluşturabiliyor.
Cildinizin tonuna göre uygulamalar ve tavsiyeler sunulabiliyor. Şimdi dijital aynalar da devreye girmeye başladı. Uygulamalar her gün karşınıza geliyor. Özellikle hijyen ve temizlik ürünlerinde çok daha fazla değer yaratacak. Bir makyaj markası örneğinde, makyaj rengine göre günlük öneriler alabiliyorsunuz.”
Müşteriye değer katan bir ekosistem kurdu
TOM Şirketler Grubu CEO’su Onur Özkan, paneldeki konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Biz 1 yıl önce dijital banka olarak kurulduk. Doğru bir kurulum kültürü, veriye odaklanmış bir iş modeli ve yapay zekayı barındıran bir yapı ile hedeflediğimizin üstüne çıktık. 1 yılda 1,7 milyon banka müşterimiz oldu. Dünyada ilk yılında en fazla büyüyen banka haline geldik.
Köklü bankalarımızdan Garanti Bankası ve Akbank 2 milyon müşteriye 50 yılda ulaşmış. Yapı Kredi 49 yılda, Enpara ise 8 yılda bu rakama ulaşabilmiş. Bizden önceki 8 yıllık rekoru 13 aya indirmiş olduk.
Bu kadar hızlı büyüyen bir yapıda kaliteden ödün veriliyor mu? Dijital dünyada kalitenin en iyi ölçümü uygulama puanıdır. Hadi'nin puanı 5 üzerinden 4,8. Bu kadar hızlı büyürken, bu kadar yüksek bir puan toplamak bizi çok mutlu ediyor. Ayrıca bir veri şirketi ve kurum kültürü olan bir şirket olmak da çok önemli.
‘Türkiye’de bankacılık sistemi çok iyi, dijital uygulamalar çok güçlü, size ne gerek var?’ sorusu sıkça geliyor.
3 nedenden dolayı çok iddialı olmamız gerekiyordu:
Birincisi, Hadi herkesin bankası. Biz dedik ki, dışarıda kalan müşterilere ulaşmamız lazım. Kredi için başvuran bireysel müşterilerimizin yüzde 75’ine kredi oluşturduk. Köklü bankaların dışarıda bıraktığı kişileri sisteme dahil ediyoruz. Banka kaydı olmayan müşterilerin iznini aldıktan sonra, hangi ürünleri tercih ettiklerini, hangi sıklıkla ödeme yaptıklarını ve profil verilerini yapay zeka ile analiz ediyoruz. O müşterileri dışlamak yerine, onları anlayarak, öğreterek, anlamlı krediler sunuyoruz. Bu bizi farklılaştırıyor.
İkinci olarak, ‘Hadi’ye ne gerek var?’ Çünkü diğer bankalar görece pahalı. Bugün başka bir bankadan para çekince komisyon ödemeyen var mı? Türkiye'de kullanıcıların yüzde 80’i hâlâ para transferinde ücret ödüyor.
Bizde kredi kartı ücretsiz, para göndermek, çekmek, yatırmak ücretsiz. Bunu nasıl sağlıyoruz? Şubesiz bankayız. Daha da önemlisi, bir veri şirketi olarak doğduk. İleri teknolojimiz sayesinde müşteriye değer katan bir ekosistem kurabiliyoruz.”
Yapay zekanın doğru konumlandırılması gerektiğini söyleyen SANKO Enerji Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Ziya Erdem, “Yapay zeka, insan zekasına işlevsel olarak çalışan bir mekanizmadır. 1960’larda bugün hâlâ 80 yaşını geçmiş olan ve Google’ın teknik koordinatörlüğünü yapan kişi de bu kavramı kullanıyordu. Enerji sektörü çok geniş bir alan. Ben elektrik sektörünün temsilcisiyim. Bu alanın içinde güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir kaynaklar da var. Elektrik üretiliyor, dağıtılıyor, kullanıcı kullanıyor ve karşılığında para ödeniyor. Bir pazar yapısı var ve bu pazarda fiyatlar arz-talep dengesine göre belirleniyor.
Vurgulamak istediğim ilk nokta üretim. Son 15 yılda elektrik üretiminde yenilenebilir enerji çok ileri düzeye geldi. Bizim gibi elektrik üreticilerinin anlık veri analizine ihtiyacı var. Bu verilerle piyasada fiyatlar belirleniyor, planlama yapılması gerekiyor. Hali hazırda yapay zeka araçları var ve bu sistemlerin tamamı zamanla yapay zekaya devredilecek.
Google’ın DeepMind sistemi, dünya genelindeki enerji verilerini yüzde 25 oranında iyileştirebiliyor. Siemens gibi firmalar santrallerini önce yapay zeka ile dijital ortamda simüle ediyor, sonra gerçek dünyada daha verimli şekilde kuruyor.
Dağıtım tarafında ise evler artık sadece tüketen değil, aynı zamanda üreten hale geldi. Elektrikli araçlar var. Kullanmadığınız zamanlarda arabanızdan sisteme enerji verebileceksiniz. Bu tür sistemlerin dengelenmesi gerekiyor.
En önemli konulardan biri de talep tarafı katılımı. Yani biz, son kullanıcılar. Türkiye’de henüz yaygın olmasa da, evlerde yapay zeka tabanlı platformlar sayesinde hangi saatte ne kadar enerji kullanacağınızı optimize ederek ciddi bir tasarruf sağlanabilir.
2024 yılında 500 teravatsaat enerji tasarrufu sağlandı. Bu, Türkiye’nin yıllık elektrik üretimine eşdeğer. 2030’a kadar bunun iki katına çıkması bekleniyor. Bu dönüşümde yapay zeka kilit rol oynayacak.”
Uluslararası Ekonomi Zirvesi'nde enerji tasarrufunda yapay zekanın kilit rolü tartışıldı. Panellistler, yapay zekanın enerji üretim süreçlerini optimize ederek, tüketimde tasarruf sağlayarak ve dağıtım ağlarını daha verimli hale getirerek sektörde büyük bir dönüşüm yaratabileceğini ifade etti. Özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonunda yapay zekanın önemi vurgulanırken, evlerdeki enerji tüketimini optimize eden yapay zeka tabanlı platformların yaygınlaşmasıyla ciddi tasarruflar sağlanabileceği belirtildi. 2024'te yapay zeka sayesinde 500 teravatsaat enerji tasarrufu sağlandığı ve bu rakamın 2030'a kadar ikiye katlanmasının beklendiği açıklandı. Yapay zeka, enerji sektöründe sürdürülebilirlik ve verimlilik hedeflerine ulaşmada kritik bir araç olarak öne çıkıyor.