İstanbul'da düzenlenen Karbon Zirvesi, Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom'un katılımıyla dikkat çekti. Rosatom yetkilileri, nükleer enerjinin sürdürülebilir ve çevre dostu bir enerji kaynağı olarak önemine dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim hedeflerine ulaşılması için nükleer enerjinin potansiyeli vurgulanırken, Türkiye'nin 'yeşil taksonomi' çalışmaları kapsamında nükleer enerjinin de değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Peki, nükleer enerji gerçekten 'yeşil' mi? Rosatom'un argümanları neler? Bu enerji kaynağı, Türkiye'nin karbon nötr hedeflerine ulaşmasında nasıl bir rol oynayabilir?
Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom, İstanbul’da bu yıl 10’uncusu düzenlenen Karbon Zirvesi’ne katıldı.
Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom, İstanbul’da bu yıl 10’uncusu düzenlenen Karbon Zirvesi’ne katıldı. Temiz enerji ve çevre konularının etkileşiminde önemli bir platform olan ve 100’den fazla şirkete bağlı 1000’in üzerinde katılımcıyı bir araya getiren zirvenin ana ortaklarından olan Rosatom, iş programlarında aktif olarak yer aldı.
Etkinlik kapsamında Rosatom Sürdürülebilir Kalkınma Departmanı Direktörü Polina Lion, yeşil enerji dönüşümünde nükleer enerjinin rolüne ilişkin bir sunum yaptı. Lion sunumunda, sera gazı emisyonlarının azaltılmasına önemli katkılar sağlayan Rosatom’un nükleer enerji çözümlerini aktardı. Bu çözümler arasında bulunan 3+ nesil VVER-1200 reaktörlerine sahip nükleer güç santralleri ve küçük modüler reaktör projeleri hakkında bilgi veren Lion, sunumunda ayrıca nükleer enerjinin sürdürülebilirlik kriterleri açısından değerlendirilmesi ve yeşil düzenlemelere uygunluğu konularında da bilgi verdi. Lion, nükleer enerjinin ‘yeşil’ niteliklerinden en yüksek düzeyde yararlanılabilmesi için dikkate alınması gereken yeşil ve iklim odaklı finansal araçlara da değindi.
Enerji sektörünün sera gazı emisyonlarının yaklaşık %70’inden sorumlu olduğunu belirterek düşük karbonlu enerji çözümlerinin her ülkenin enerji dönüşüm sürecinde merkezi bir rol oynadığını vurgulayan Lion, nükleer enerjinin “yeşil” doğasını kanıtlayan birçok kriter olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bu kriterlerden ilki, nükleer santrallerin yaşam döngüsü boyunca sera gazı emisyonlarının son derece düşük olması, ikincisi ise çevre üzerinde olumsuz bir etkisinin bulunmamasıdır. Bu kapsamda ayrıca nükleer santrallerin güvenli işletilmesi, nükleer yakıtın güvenilirliği, minimum düzeyde nükleer atık üretme kapasitesi, bu atıkların işlenmesi ve depolanmasına yönelik açık bir mekanizmanın bulunması, ayrıca nükleer santrallerin hizmetten çıkarılmasının güvence altına alınması gibi unsurlar da yer alıyor. Rosatom olarak tüm bu kriterleri ayrıntılı şekilde çalıştık ve nükleer enerji çözümlerimizin ‘yeşil’ gerekliliklerle tam uyum içinde olduğunu teyit ediyoruz.”
Şu anda Türkiye’de ‘yeşil taksonomi’ hazırlıklarının yürütüldüğünün altını çizen Lion, “Nükleer enerjinin bu belgeye ‘yeşil’ ve sürdürülebilir bir kaynak olarak dahil edilmesini umuyoruz. Bu adım, Türkiye’nin 2053 yılına kadar karbon nötr olma yönündeki uluslararası taahhütlerini hayata geçirmesi açısından büyük bir fırsat yaratacaktır” ifadelerini kullandı.
Rosatom'un Karbon Zirvesi'ndeki sunumunda, nükleer enerjinin düşük karbonlu enerji çözümleri arasında kritik bir öneme sahip olduğu vurgulandı. Şirket yetkilileri, nükleer santrallerin yaşam döngüsü boyunca düşük sera gazı emisyonlarına sahip olduğunu ve çevre üzerinde olumsuz etkilerinin minimum düzeyde olduğunu belirtti. Ayrıca, nükleer yakıtın güvenilirliği, atık yönetimi ve santrallerin hizmet dışı bırakılması gibi unsurların da titizlikle ele alındığı ifade edildi. Rosatom, Türkiye'nin 'yeşil taksonomi' çalışmalarına nükleer enerjinin dahil edilmesinin, ülkenin karbon nötr hedeflerine ulaşmasında önemli bir adım olacağına inanıyor.