Kemal Varol ve Ali İpek'den Edebiyat ve İyileşme Üzerine Bilgiler
Nilüfer Belediyesi'nin düzenlediği Koza Buluşmaları, edebiyatın önde gelen isimlerini ağırladı! Kemal Varol ve Ali İpek, kalemlerinden dökülen sözcüklerle edebiyatın derin sularına daldılar. Söyleşide duygusal anlar ve edebiyatın iyileştirici gücüne dair sırlar paylaşıldı. Bu özel etkinlik, edebiyat tutkunları için unutulmaz anılara sahne oldu.
Nilüfer Belediyesi’nin Görükle’deki Koza Kütüphane’de düzenlediği ‘Koza Buluşmaları’na katılan edebiyat dünyasının sevilen isimleri Kemal Varol ve Ali İpek, “Edebiyat ve İyileşme” üzerine keyifli söyleşi gerçekleştirdi.
BURSA (İGFA) - Nilüfer Belediyesi’nin 2024 yılı içinde Görükle’de hizmete açtığı Koza Kütüphane’de düzenlenmeye başlanan ‘Koza Buluşmaları’nın üçüncüsü Kemal Varol ve Ali İpek’in katılımıyla yapıldı.
Sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte usta kalemler, “Edebiyat ve İyileşme” üzerine söyleşi gerçekleştirdi.
Söyleşi “Romanlar, öyküler ve şiirler yazarız ama neden?” sorusuna cevap aramakla başladı. Kemal Varol, insanların temaları farklı olsa da temelde bir dertlerinin olduğunu ifade etti.
Yazının kendisi için küçük yaşlardan itibaren kurtarıcı olduğuna işaret eden Kemal Varol, bu durumun nedenini ise şöyle anlattı: “Dünyayla ilgili birtakım sözleriniz var. Belki bağırmak istiyorsunuz belki adalet arıyorsunuz. Yazı bu anlamda dertleri dışa vurmak için önemli bir figür oldu. Bizler irili ufaklı dertleri, sıkıntıları olan insanlarız. Yazı bir çıkış ve iyileşme yoludur.”
‘BİR ŞİİRİ BİR YILDA YAZIĞIMI HATIRLIYORUM’
Ali İpek’in “Derdi yansıtma biçiminde bir kıstasınız var mı?” sorusunu da cevaplayan Kemal Varol, edebiyatta tiyatro hariç neredeyse bütün türlerini deneyimlediğini aktardı.
Kemal Varol, herhangi bir edebi türe kutsiyet atfetmediğini ve klasik anlamdaki hikâye anlayışına daha yakın durmaya çalıştığını belirterek, “Her dert mecrasını kendisi buluyor. Roman yazarken hayatımın en mutlu günlerini yaşıyordum. Bir şiiri bir yılda yazdığımı hatırlıyorum. Şiir bir yıl boyunca cebimizde dolaştı. Bütün derdim ise oradaki bir kelimeyi değiştirebilmekti. Kendimi nasıl anlatabiliyorsam, o kıymetlidir benim için. Aslında roman bütün türlerin bileşkesi. Zaman içinde bütün türleri içine çekti” ifadelerini kullandı.
‘KİTAPLAR BENİM İÇİN BİR İYİLEŞME ÇABASIDIR’
“Âşıklar Bayramı” romanındaki “Heves Ali” ve “Yusuf” karakterlerinde de bir hesaplaşma olduğuna işaret eden Kemal Varol şunları söyledi: “Aslında ‘Aşıklar Bayramı’ bir üçlemenin ikinci kitabı. Birinci kitabı ‘Ucunda Ölüm Var.’ Son kitap ise ‘Babamın Bağlaması’ oldu. Bu üç kitap bildiğimiz anlamda bir üçleme değil. Hiçbiri birbirinin devamı değil. Birbirlerinden bağımsız da okuyabiliyorsunuz. Benim derdim, bir baba oğul meselesiydi. Söyleşinin de başlığı olan iyileşmelerimiz, dertlerimiz ve problemlerimiz kitapların ana temasıydı. ‘Aşıklar Bayramı’ romanında anlattığım yara aslında benim de yaramdı. Bu kitabı yazma sebebim kendi babam ile kurduğum ilişkiydi. Benim için bir iyileşme çabasıdır bu kitaplar.”
Kemal Varol, romanın satır aralarında ülkenin sorunlarına küçük küçük göndermeler yapıldığını da ifade ederek, “Okur tavsiyesiyle ilerledim. Suya sabuna dokunmadan da yazabilirdim. Benim derdim başka” dedi.
Keyifli geçen söyleşinin ardından Kemal Varol, katılımcıların sorularını yanıtladı. Ardından Nilüfer Belediye Meclisi Kültür Sanat ve Turizm Komisyonu Başkanı Özlem Akbaş Önsoy, söyleşiye katılan usta kalemler Kemal Varol ve Ali İpek’e günün anısına hediye vererek teşekkür etti. Söyleşi sonunda Kemal Varol, okurları için kitaplarını imzaladı.
Kemal Varol ve Ali İpek, edebiyatla ruhsal iyileşme arasındaki ilişkiyi derinlemesine irdeledikleri 'Koza Buluşmaları'nda unutulmaz bir söyleşiye imza attılar. Dertlerin dışa vurulduğu kitaplar, yazarlarının kendi iç hesaplaşmalarını da yansıtıyor. Özellikle 'Aşıklar Bayramı' romanında olduğu gibi, yazarlar kendi yaralarını ve iyileşme süreçlerini okuyucularıyla paylaşıyor. Kemal Varol ve Ali İpek'in kitaplarında bulunan derin anlamlar ve çağrışımlar, edebiyatseverlere hem zihinsel bir yolculuk hem de ruhsal bir iyileşme fırsatı sunuyor. Edebiyatın gücü ve sınırsızlığı, bu özel etkinlikte bir kez daha gözler önüne serildi.