Kalp sağlığı önemli bir konu haline gelirken, koroner kalp hastalığı her geçen gün daha da yaygın hale geliyor. Uzmanlar, nefes darlığı, yorgunluk, efor kapasitesinde azalma gibi belirtiler gösteren kişilerin kalp kontrollerini ihmal etmemeleri gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, ailesinde kalp hastalığı öyküsü bulunan, egzersiz yapmayan ve sigara içen kişilerin yüksek risk gruplarında olduğu belirtiliyor.

Koroner kalp hastalığı, yani kalbi besleyen arterlerde oluşan ateroskleroz (damar sertliği), en sık görülen kalp rahatsızlığı durumunda. Kalp rahatsızlıkları nefes darlığı, yorgunluk, efor kapasitesinde azalma, bacaklarda, karında şişlik ve göğüste ağrı gibi belirtilerle ortaya çıkabiliyor.

İSTANBUL (İGFA) - Dünya genelinde kalp ve damar hastalıkları; bulaşıcı olmayan hastalıklar içinde, tüm ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. Yapılan araştırmalar, kalp ve damar hastalıkları nedeniyle oluşan ölümlerin yüzde 80’inin tütün kullanımı, sağlıksız beslenme ve hareketsizlik gibi nedenlerden oluştuğunu gösteriyor. 

Uzm. Dr. Aslı Sönmez; kalp rahatsızlıklarında nefes darlığı, yorgunluk, efor kapasitesinde azalma, bacaklarda ve karında şişlik, göğüste ağrı, baskı ve yanma hissi, çarpıntı, baş dönmesi, göz kararması, dengesizlik ve bayılma gibi belirtiler görüldüğünü söyledi. 

“Normale göre daha çabuk yoruluyorsanız, yürürken ya da yokuş çıkarken göğsünüzde rahatsızlık hissi varsa, vücudunuzda ödem fark ettiyseniz, çarpıntı, göz kararması ve bayılma gibi şikayetleriniz oluyorsa mutlaka bir kardiyoloji uzmanına başvurmanız gerekir” diyen Uzm. Dr. Sönmez, egzersiz yapmayanlar ve sigara içenler yüksek riskli grupta olduğunu kaydetti. 

Kalp hastalıklarında yüksek risk grupları hakkında bilgiler veren Uzm. Dr. Sönmez, risk faktörlerini şöyle sıraladı:

“Ailesinde kalp hastalığı öyküsü ve ani ölüm olanlar, diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi, kronik böbrek yetersizliği tanıları bulunanlar, kilosu fazla olan, egzersiz yapmayan ve sigara içenler yüksek riskli olarak kabul edilir. Hiçbir risk faktörü ve şikayeti bulunmayan kişilerin, kardiyoloji kontrolü sırasında herhangi bir problem saptanmazsa, birkaç yıl sonra yeniden kontrole gitmesi dışında bir önlem alınması gerekmiyor. Fakat yeni kalp krizi geçirmiş ve stent takılmış bir hastanın erken dönemde semptomların değerlendirilmesi, ilaç dozlarının optimal düzeye çıkarılması için daha sık şekilde doktor kontrolünden geçmesi gerekir. Daha sonraki dönemde bu hastalarda kontrol aralıkları artırılabilir. Diğer yandan; şikayeti yeni oluşan hastalar, kontrol zamanına bakmaksızın şikâyetlerinin önemli bir sorundan kaynaklanıp kaynaklanmadığını belirlemek üzere doktorlarına vakit kaybetmeden başvurmalıdır.” 

GENÇLERDEKİ YÜKSEK KOLESTEROLÜN SEBEBİ GENETİK ÖZELLİKLER

Bu arada gençlerde de kolesterole bağlı kalp ve damar hastalıkları görülebileceğinin altını çizen Uzm. Dr. Aslı Sönmez, “Gençlerde kolesterol değerleri yüksek çıkabilmekte, bu durumlarda kişilerde damar hastalığı riski topluma göre daha yüksek bir seviyeye çıkmakta. LDL değeri yüksek olan gençlerde ileride gelişebilecek damar hastalığı kaynaklı sorunlar göz önünde bulundurularak bu kişilerin daha yakın takip edilmesi ve tarama testlerinin gerçekleştirilmesinde fayda vardır. Çocuklarında yüksek kolesterol saptanan aileler kendi kolesterol değerlerine ve bakılmadı ise diğer çocuklarının da kolesterol değerlerine baktırmalıdır” diye konuştu.

Koroner kalp hastalığı dünya genelinde tüm ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer almaktadır ve bu hastalık genellikle sağlıksız yaşam tarzı alışkanlıklarıyla ilişkilendirilmektedir. Uzmanlara göre, göğüs ağrısı, çarpıntı, baş dönmesi gibi belirtiler gösteren kişilerin mutlaka kardiyoloji uzmanına başvurması gerekmektedir. Ayrıca gençlerde de yüksek kolesterolün genetik özelliklerle ilişkili olarak kalp ve damar hastalıklarına yol açabileceği uyarısında bulunulmaktadır. Bu nedenle, kalp sağlığı için düzenli kontrollerin önemine her zamankinden daha fazla dikkat edilmelidir.