30 Mart 2025 Pazar
DOLAR 38.07 ₺
EURO 41.27 ₺
STERLIN 49.22 ₺
G.ALTIN 3,767.34 ₺
BTC 82,837.63 $
ETH 1,834.58 $
BİST 9,659.48

Ağıralioğlu: Çocuklar siyasetin kavgasına değil, kendi kaderlerine itiraz ettiler

Kategorisiz 15
Yayınlama: 27 Mart 2025 Perşembe 11:10 Kaynak: Birlik Haber Ajansı

Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, çocukların Ekrem İmamoğlu bahanesiyle değil, siyasetin inisiyatif eksikliği ve yaşam koşullarına itiraz ederek kendi kaderlerine isyan ettiklerini söyledi. Siyasetin kavgasına değil, adaletsizliğe karşı durduklarını vurgulayan Ağıralioğlu, Türkiye'nin siyasi dengesizlikler içinde sıkıştığını belirtti.

Ağıralioğlu: Çocuklar siyasetin kavgasına değil, kendi kaderlerine itiraz ettiler
ads

Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, çocukların siyasetin kavgasına değil, kendi kaderlerine itiraz ettiklerini vurgulayarak siyasi dengesizliklere ve adaletsizliğe dikkat çekti. Ağıralioğlu, Türkiye'nin siyasi tahterevalliye sıkıştığını ve memleketin sorunlarını çözeceklerini belirtti.

İSTANBUL-BHA Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, “Yolsuzluğun üstüne gideceksiniz, yolsuzlukların hesabını soracaksınız. Bir kuruş devletin malına, mülküne halel gelmeyecek şekilde devletinizi yöneteceksiniz. Ama adaleti sadece kendi yakınlarınızı koruyup, rakiplerinizi susturmak hevesine alet etmeyeceksiniz. Kendi belediye başkanlarınıza dokunsanız, size Ekrem İmamoğlu’na niye dokundunuz demeyecekti bu millet. Kendi belediye başkanlarınıza, kendinize yakın olanlara dokunsaydınız size bu kadar kızmayacaktı bu millet” dedi. Ağıralioğlu, “Çocuklarımız sadece zannedilmesin ki Ekrem İmamoğlu için bağırdılar. Ekrem İmamoğlu'nu aslında bahane ettiler. Siyasetin inisiyatifsizliğine kızdılar. Kendi yaşam şartlarına itiraz ettiler. Bu çocuklar siyasetin kavgasına değil, kendi kaderlerine itiraz ettiler. Kendilerine yaşatılan kadere itiraz ettiler” diye konuştu. Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, dün İstanbul İl başkanlığı tarafından düzenlenen iftar programına katıldı. Ağıralioğlu, burada yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi: 50+1 yarışı Türk milleti bir siyasi tahterevalliye sıkıştı. CHP ile AK Parti arasında özellikle yüzde 50 + 1 mecburiyetinin sebep olduğu ilkesizlik arasına sıkıştı siyaset. Yüzde 50’yi 1 geçmek için, 1 fazla alarak memleketin yönetimini ele geçirmek için siyasetin kendini mecbur ettiği ilkesizlikler Türk milletinin canını sıkmaya başladı. Kimi HDP'ye, kimi HÜDA-PAR’a mahkûm oldu. Kimi daha önce sevdiklerine sövmeye, kimi daha önce sövdüklerini sevmeye karar verdi. Ve bütün bunların merkezinde dost olduklarıyla düşman, düşman olduklarıyla dost olma hevesine koltukları ve 50 + 1 hissiyatları sebep oldu. Tam bu hengamede Anahtar Parti hem bu 23 yılın muhasebesini, hem bu 100 yılın mesuliyetini, hem bu bin yılın omuzlarımıza yüklediği büyük şuuru, idraki önümüzdeki dönem Türk milletinin gücü haline dönüştürmeye Bismillah dedi. Her partiden bir parti değil Talip olduğumuz mesuliyette bizim herhangi bir siyasi rakibimiz yok. Memleketin sorunlarını çözme iddiası olan bir hareketiz ve bu süreçte rakibi kendisi olan bir partiyiz. AK Parti bizim rakibimiz değil. MHP zaten bir siyasi alan içerisinde, bir siyasi partiden beklenilen mevzide ve mevkide değil. Cumhuriyet Halk Partisi bu kadar sorunu olan memlekette milletin umuruna yürüyemediği için alternatif değildir. İYİ Parti kaybettiği güven bunalımını telafi etme gayretinde. Deva ve Gelecek tutunamadı. Yeniden Refah geçen seçim yakalandığı ivmeyi muhafaza edip koruyamadı. Yeni Yol diye Deva ve Gelecekle birleştirdiklerinden yeni bir siyasi cazibe imkânı henüz oluşmadı. Şimdi siyasi bir alanda, hiçbir partiye siyasi nezaketsizlik yaparak söylemiyorum bu söylediğimi, her birinin millet ufkunda tekabül ettiği hassasiyeti kendi mesuliyetimiz bilen bir irade ile konuşuyorum. Biz her partiden bir parti değiliz. Biz her partiyiz diye tekrarladığım şeyi kıymetli buluyorum. Anahtar Parti, devletine, milletine bağlı her parti. Anahtar Parti bir parti değil, her parti. Memleketi adaletle kalkındıracak, Cumhuriyeti halkla buluşturacak. Bunları milliyetçi bir hareket hassasiyetiyle yapacak. Memleketin sorunlarını çözüp dertlerine deva olacak. Bunu yaparken geleceği inşa etme imkânı bulacak. Başarırsa saadetle ülkenin yeniden refaha kavuşmasını iyilikle zaferle taçlandıracak anahtarın adıdır. Yani her partinin memleket için kurabildiği hayallerde istirahat ettiği bir hakikat var. O hakikatlerin hepsinin mesuliyetini taşıyan bir partiyiz biz. Devletimizi koruyacağız. Vatanımızı koruyacağız, sınırlarımızı koruyacağız, bayrağımızı koruyacağız, cumhuriyetimizi koruyacağız, çocuklarımızın hayallerini koruyacağız, emeği, üretimi, alın terini koruyacağız, koruyacağız, koruyacağız… Çanakkale vurgusu 18 Mart, Çanakkale Zaferi'nin seneyi devriyesi ve Şehitler Haftası. Büyük bir zaferdir. Büyük bir kahramanlıktır. Bir milletin varlık iradesini yedi düvelin bize getirdiği yerdir Çanakkale. Bir iman hattıdır, bir milletin varoluş iradesidir. Ama 100 yıl geçti, muhasebe cümlelerime bir şey ekliyorum artık. Diyorum ki, bir millet Cumhuriyet'in 100. yılını devirmiş. Evlatlarıma birlik, beraberlik mesajı vermek için, Çanakkale'de ne güzel öldük demekten daha anlamlı şeyler yapmak zorundadır. Artık tüm milletin evlatlarına, ölürken beraber olmaktan daha mühim, daha yaşanabilir bir dünyanın mesuliyetini yüklemek lazımdır. Çocuklarımıza ne güzel öldük, yine ölelim diyerek değil, o gün öldük, bir daha ölmek zorunda kalmayacağımız, vatanı ölerek beklemek zorunda olmayacağımız bir mesuliyetle çalışmalıyız demek zorundayız. Çanakkale'de yendik ama Çanakkale'ye hangi vazifelerimizi ihmal ettik de düşman geldiği muhasebe ettik. Çanakkale'ye gelmelerime imkân veren neyse o imkana sebebiyet olan ihmallerin olmadığı bir mesuliyete yürütmeliyiz çocuklarımız. Çanakkale'de direndik ama Çanakkale'de direnmemize sebep olan düşmanı oraya elini kolunu sallayarak gelecek kadar rahat bırakan şey neyse onu ortadan kaldırmak zorundayız. Düşman bayrağı Türk yurduna gölge etmesin Biz Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin kurucu iradesini temsil eden partiyiz diye devlet düşmanlarıyla oturmayı, kendisi için utanç sayacak bir cumhuriyetçilik lazım. Şimdi konuşuyorlar, biz Atatürk'ün partisiyiz. Saraçhane'de bağırıyorlar, Atatürk'ün partisiyiz. Üç kilometre ötede Atatürk'ün kurduğu partiyle kurduğu devlete meydan okuyan PKK paçavralarını açan ve bunu devlete eydan okuma diye yapanlara çiçek hediye ediliyor devleti kuran parti. Onlara da Cumhuriyet nasıl bekleniyor hatırlatmalıyız. Hiçbir düşman bayrağı Türk yurdunun üstüne gölge etmesin. Bu aziz vatana hiçbir şer gücün eli değmesin diye bu bir vatan kurmuş, size vermiş. Mustafa Kemal Atatürk'ün size verdiği vatanı hangi bedeller ödeyerek kurduğunu, hangi savaşlarla bu vatanı size teslim ettiğini unutmuş olmalısınız ki İstanbul'un göbeğinde devlete meydan okumaya karşı sessiz kalıyorsunuz. Paçavra tepkisi Ben, Özgür Bey'e yakışır. Devleti kuran partiye yakışır. Ne yakışır efendim? Devletine, başkaldıranlara had bildirmek yakışır. Mansur Yavaş konuşurken Saraçhane'ye destek için gelmiş, kötü muamele ediliyor falan demeye çalışırken bir hassasiyet ısrar etmiş. Demiş ki, PKK bayrakları için söylüyor, bu paçavraları sallayanlara davrandığınız falan gibi bunlara davranın falan diye kinayeli bir şey söylemeye çalışmış. Sonra DEM Partililer gelmişler, Mansur Yavaş'ın açıklamasını Özgür Bey'e sormuşlar. Özgür Bey de cevaben demiş ki, efendim partilerin görüşlerini genel başkanlara açıkla. Sonra hitap etme imkânı bulmuş, Mansur Bey'in dediğinden özür dilemiş. Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı, devleti kuran partisinin genel başkanı, Mustafa Kemal Atatürk'ün makamında oturan genel başkan, devletine isyan edenlere, bayrak açanlara, 40 yıldır evlatlarımızı vuranlara, güya bayrak diye açtıkları paçavralara, paçavra diyenlerin dediğinden özür dilemez. Sen illa birinden özür dileyeceksen Atatürk'ten özür dile. İlla birinden özür dileyeceksen Cumhuriyeti kuranlardan özür dile. İlla birinden özür dileyeceksen bu memleketi, biz için de huzurla yaşayalım. Bize emanet edip gidenlerden özür dile. İYİ Parti’den AK Parti’ye CHP’den MHP’ye… Memleketin siyasal alanı komple alt üst olmaya başladı. Siyaset bu 50 + 1’den, bir daha kazanma hevesinden, bir daha seçilme arzusundan yahu cumhurbaşkanlığı kariyer hesabından çok hasar almaya başladı. Her partiden ilkesizlik, her partiden popülizm, her partiden ölçüsüzlük duyulmaya, görülmeye başlattı. İYİ Parti'den seçilenler AK Parti'ye, AK Parti'den seçilip bakan olanlar CHP'ye, CHP'ye memleket düşerse memleket mahvolur diyenler MHP'ye, memleketteki siyasi ölçüsüzlüğün hudutları çok aşınmaya başladı. Malazgirt göndermesi Milliyetçi Hareket Partisi'nin Genel Başkanı, Allah sağlık sıhhat versin, Muş'ta, Malazgirt'te PKK Kongre toplasın çağrısında bulundu. Bu çağrıya Muş Belediyesi de himaye etsin, mihmandarlık etsin diye kılavuzluk etti. Dedi ki onlar toplasın da Muş Belediyesi de mihmandarlık etsin diye. Normalde DEM, dese ki PKK Kongre toplasın, Muş Belediyesi de himaye etsin, kapatma sebebidir. Makul bir yol Bu her cümle içerisinde HÜDA-PAR bir yerde toplanıyor, ana dilde eğitim diyor, anayasa esnesin diyor. HDP'liler vatanı bölmeyeceğiz korkmayın diyor. MHP'den arkadaşlarımızın huzurunda Öcalan'a Sayın falan deniyor. Onlar huzurunda diyor, onlarla yan yana diziliyorlar. Onlarla beraber ortak basına çıkması yaparken ağırladıkları adamlar. Öcalan’a sayın falan diyorlar. Şimdi bu her cümle içerisinde Anahtar Parti kendisine yol bulmaya çalışıyor. Makul bir yol. Saygısızlık etmeden, kine nefrete düşmeden memleketin ümit ufkuna bir meşale yapmaya çalışıyor Anahtar Parti. Anahtar Parti neyi koruyacağını biliyor. Neyi korumak zorunda olduğunu biliyor. Memleketin milletin üstündeki hesapları biliyor. Memlekette kurulan tuzakları biliyor. Memlekette hangi tuzakları bozacağını biliyor. Bütün bunlar olup biterken bize ne yaptırılmaya çalışıldığını hem görüyor hem biliyor. O yüzden bir an önce vazifesini alabileceği yere yürüyor. Türk milletin hizmetini alacağız. Bu ülkeyi, bu milleti, bu devleti ayağa kaldıracağız. Borsadaki hareketlenme Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı, bu yaşadığımız son süreçten sonra güven kaybı olduğu için güven tazelemek ve uluslararası yatırımcı çekmek için yurt dışına gidiyorlar. Adalet Bakanı da götürün efendim. İkisi olmaz. Adalet Bakanı'nı da yanınıza götürün ki onun vereceği sözler önemli, sizin ikinizin vereceği sözler önemli değil. 2 yıldır yüksek faize katlanıyoruz biz. Yüksek faize katlanıyoruz ki Merkez Bankası'nın rezervleri dolsun diye. 3 saatte kaybettiğimiz parayı açıklasınlar. 3 saatte devleti yönetirken tenezzül ettikleri, heves ettikleri şeyleri yapma şekillerinden dolayı kaybettiğimiz parayı açıklasınlar. Kendi belediye başkanlarınıza dokunsanız bu kadar kızmayacaktı millet Yolsuzluğun üstüne gideceksiniz, yolsuzlukların hesabını soracaksınız. Bir kuruş devletin malına, mülküne halel gelmeyecek şekilde devletinizi yöneteceksiniz. Ama adaleti sadece kendi yakınlarınızı koruyup, rakiplerinizi susturmak hevesine alet etmeyeceksiniz. Kendi belediye başkanlarınıza dokunsanız, size Ekrem İmamoğlu’na niye dokundunuz demeyecekti bu millet. Kendi belediye başkanlarınıza yahut kendinize yakın olanlara dokunsaydınız size bu kadar kızmayacaktı bu millet. Şöyle bir pratiğe döndü. Siyaset sizin elinizde sanki rakiplerin susturma imkânı gibi algılanacak, siyasi kudretiniz masumiyet karinesini gölgeleyecek şekilde kullanılıyor diye uluslararası itibarınıza suikast ettiğiniz bir iş haline geldi. Masumiyet karinesi vardır diyorsunuz, sonra mahkeme süreci daha yeni başlamış, karar verilmemiş bir süreçle ilgili herkesin hırsız olduğuna dair bir propaganda yapıyorsunuz. Ve bu yaptığınız yüzünden kaybolan güvenin millete maliyeti fakirliktir. Millete maliyeti yüksek. Demek ki yapıp ettiklerinizde problem var! Bir şey yapıyorsunuz, adalet güçlendiriyor. Bir şey yapıyorsunuz, toplum beraberliği güçlendiriyor. Bir şey yapıyorsunuz, memleketteki gelecek endişelerine iyi gelmiyor. Bir şey yapıyorsanız AK Parti bile güçlenmiyor. Ne yapıyorsanız yaptığınızdan ekonomi zayıflıyor, itibar zayıflıyor, toplumsal beraberlik zayıflıyor, huzur zayıflıyor, hukuk zayıflıyor, itimat zayıflıyor. Problem var. Demek ki yapıp ettiklerinizde problem var. Neyi niçin yaptığınızla ilgili hesabı siz vereceksiniz. Ama her kuruşun hesabını sormak zorundasınız. Yakınlarını koruduğun şey adalet değil, himaye! Şöyle bir algı var. Sanki millet hırsızın yanındaymış, hırsızlığın yanındaymış falan gibi siyasetin parmak sallaması var. Bu memlekette hiç kimse devletin malı mülkiyensin, hırsızlık yaparsın demez. Hiç kimse. Ama herkes şunu diyebilir. Herkese dokunsun hukuk. Adalet herkese dokunsun. Daha önce AK Parti'ye haksızlık yapıyorlar. Belediye başkanları sadece muhalefetten alınıyor falan diyor muhalefet kurmaylara. Halbuki haksızlık ediyorlar. AK Parti de Büyükşehir Belediyelerini aldı görevden, yolsuzluk dolayısıyla. Aldılar. Haksızlık etmemek lazımdır, aldılar. Ama AK Parti kendi yolsuzluk yaptığını, iddia ettiği kendi adamlarını yolsuzluk yaparken yoruldular diye dinlendirdi, istirahat etti. Yani AK Parti'de görevden alınmış belediye başkanlarının birisini hesap ver, yargıla illa içeri atmak zorunda bir suçu varsa içeri atacaksın yani. Ama yargıla. Millet seni kendi adamlarına bile uyguladığın adaletle görsün, ondan sonra bak bakalım kimle konuşuyorsun. Dikkat etmek lazım. Adaleti adalet yapan şey, siyasi rakiplerine, hasımlarına da uygulamaktan mesuliyet duyduğun şeydir. Yakınlarını koruduğun şeyin adı adalet değildir, himayedir. Rakiplerinin hakkını koruyabiliyorsan adalettir. En zayıflar, en kuvvetlilerden haklarını rahatlıkla alabiliyorsa onun adı adalettir. Ne yaptınız siz şimdi? Siyasetin kavgasına değil kendi kaderlerine itiraz ettiler Çocuklarımız sadece zannedilmesin ki Ekrem İmamoğlu için bağırdılar. Ekrem İmamoğlu'nu aslında bahane ettiler. Siyasetin inisiyatifsizliğine kırdılar. Kendi yaşam şartlarına itiraz ettiler. Aslında bağıran çocuklarımız daha iyi bir Türkiye'ye olan inançlarını haykırmak zorunda oldukları şuurla çıktılar. Siyasetin kendilerine yetemeyeceğini gördüler. Hatta muhalefetin kendilerini daha iyi bir gelecek ayarlayamayacağına kahırla kendi kaderlerine yürüdüler. Siyaset yancılığı sever. Siyaset böyle büyük enerjiyi gördü mü kendi cebine indirmeyi sever. Ama bu çocuklar siyasetin kavgasına değil, kendi kaderlerine itiraz ettiler. Kendilerine yaşatılan kadere itiraz ettiler. Bunun arasında biz Türkiye'deyiz. Bu Türkiye'de her türlü manipülasyon, her türlü operasyon böyle zamanlarda yapılır. Sinir uçlarına dokunacak şekilde kriminal hale getirmeye çalışırlar. Birisi camiye şişe atar, birisi camiye hakaret eder, birisi birine küfür eder. Böyle zamanlarda en olmaz şeyi yapanları hemen yakalamak lazımdır. Onlar mutlaka mecrandan çıkarmaya çalışıyorlardır mevzuyu. Örgütler de böyle yapar, uluslararası istihbaratlar da böyle yapar. Bunu da herkes bilir. Yani Tayyip Bey de bilir bunu. Memleketi ayağa kaldırma mesuliyetimiz var Kimseyle kavgamız yok. Memleketin sorunlarıyla kavgamız var. Siyasi olarak yenme, oy alma, efendim oyumuzun kaç olduğuna bağlı bir şehvet taşımıyoruz. Memleketi ayağa kaldırma mesuliyetimiz var. Türkiye'nin ağırlaşan sorunları var. Yetebileceğimize, ayağa kalkabileceğimize, memleketimizi ayağa kaldırabileceğimize inanıyorum. Güçleneceğimize, milleti zengin edebileceğimize, devletimizi güçlendireceğimize inanıyorum. Anahtar Parti'nin siyasi merkezi, pergelinin ucu güçlü devlette. Biz güçlü devlete inananlarız. Siyasi kavgaya son vereceğiz İktidar, elinde her türlü kudreti olduğu halde memleketin sorunlarını çözemeyen tarafı temsil ediyor. Muhalefet bu kadar sorun olduğu halde iktidar olamayan maharetsizliği temsil ediyor. Her şeyi yapmak için gücü olduğu halde yapamayanlar da bu kadar sorunu olup iktidar olmanın bu kadar kolay olduğu zamanlarda iktidar olamayanlar arasına sıkıştı memleket. Biz aradayız. Ara şu. Biz memleketin sorunlarını çözecek olanlarız. Biz bu siyasi kavgaya son verecek olanlarız.

Ağıralioğlu, Türk milletinin gücünü mesuliyet bilen bir iradeyle temsil eden Anahtar Parti'nin, siyasi kavgaya son verecek, adaleti herkese uygulayacak ve memleketi ayağa kaldıracaklarını vurguladı. Siyasetin liderleriyle muhalefeti arasında denge kurarak sorunlara çözüm getireceklerini ifade etti.

İlk Yorumu Sen Yaz
code
Haber